cinsel suçlar

CİNSEL DOKUNULMAZLIĞA KARŞI SUÇLAR

AŞAĞIDA ANLATILAN SUÇLAR AÇISINDAN MUTLAK SURETTE EYLEMLERİN KENDİ İÇERİSİNDE DEĞERLENDİRİLMESİNİN YAPILMASI GEREKMEKTE OLUP MUTLAK SURETTE HUKUKİ YARDIM ALINMALIDIR

Kişilerin cinsel dokunulmazlığı, kendilerine karşı cinsel içerikli davranışların gerçekleştirilmesiyle ihlâl edilir. Cinsel içerikli davranışlar ise, cinsel bir saikle veya cinsel arzuları tatmin amacıyla gerçekleştirilen hareketleri ifade eder. Ne yazık ki her geçtiğimiz gün daha da artan kadına yönelik cinsel saldırı ve çocuklara yönelik istismar suçu Türk Ceza Kanunu’nda cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar olarak dört ana başlık halinde;

-Cinsel saldırı,

-Çocukların cinsel istismarı,

-Reşit olmayanla cinsel ilişki,

-Cinsel taciz başlıkları altında düzenlenmiştir.

 

Bu suçlara hiç de hafif olamayan cezalar öngörülmüştür. Cinsel saldırı suçları, uzlaşma kapsamında olan suçlar değildir. Suçun; basit cinsel saldırı, sarkıntılık veya nitelikli cinsel saldırı suçu olması bu konuda önemli değildir. Cinsel suçlar açısından uzlaşma hükümleri uygulanmaz.

 

Kanundaki düzenlemeden hareketle cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.(TCK md102). Yine aynı maddenin ikinci cümlesinde basit cinsel saldırı suçu düzenlenirken ikinci ve  üçüncü fıkrasında nitelikli hali ve  cezayı ağırlaştırıcı nedenler düzenlenmiştir.

 

Basit cinsel saldırı suçu, mağdurun bedenine cinsel ilişki düzeyine ulaşmayan seviyede temasta bulunmaktır. Basit cinsel saldırı suçunun en hafif şeklini kanun “sarkıntılık suçu” olarak tanımlamıştır. Sarkıntılık suçunun 15 yaşından küçük çocuklar tarafından işlenmesi halinde hapis cezasının miktarı 1 yılın altına düşeceğinden adli para cezasına çevrilmesi de mümkündür. Sarkıntılık suçu haricindeki cinsel saldırı suçları nedeniyle hükmedilecek hapis cezası için hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkün değildir. Yine aynı şekilde hapis cezasının ertelenmesi de yalnızca sarkıntılık düzeyinde kalan basit cinsel saldırı suçu için geçerlidir.

 

Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2017 yılında verdiği bir karar, “…Olay gecesi sanığın önceden tanıdığı mağdureyle birlikte alkol aldıktan sonra bulundukları restorantın yanındaki misafirhane olarak kullanılan odaya gittiği mağdurenin rızası dışında yüzünü ve saçlarını okşadığı tüm dosya içeriğinden anlaşılmakla, mevcut haliyle basit cinsel saldırı suçu işlendiği sırada ve eylemle sınırlı süre ile mağdurenin iradesiyle hareket edebilme imkanının ortadan kaldırılmasının kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturmayacağı, kişinin vücudunun suçun konusu olması sebebiyle, mağdurenin hareket edebilme özgürlüğü ortadan kaldırılmadan bu suçun işlenemeyeceği, mevcut haliyle eylemin sadece TCK'nın 102/1. maddesi kapsamındaki basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da mahkumiyet kararı verilmesi, bozmayı gerektirmiştir.”

 

Madde 102- (Değişik: 18/6/2014-6545/58 md.) (1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

 

(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.

 

(3) Suçun;

 a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

 b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

 c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,

 d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,

 e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.

Ayrıca belirtmek gerekir ki; basit cinsel saldırı suçunun aksine, nitelikli cinsel saldırı suçunda (tecavüz suçu) gerçekleştirilen cinsel davranışın cinsel arzuların tatmin amacı taşıması şart değildir.

Suçun nitelikli hali düzenlenen maddede “organ” tabiri kullanıldığından cinsel organ haricindeki vücuda girme özelliği olan diğer organların da vücuda sokulması suçun nitelikli halini oluşturan hal olarak kabul edilecektir.vücuda organ sokma fiili bizzat fail tarafından gerçekleştirilebileceği gibi üçüncü bir kişinin veya mağdurun araç olarak kullanılması suretiyle de oluşabilir. Vücuda organ veya sair bir cismin az da olsa girmesi bu nitelikli halin uygulanması açısından yeterli olacaktır.

Suçun işlenmesi amacıyla uygulanan cebir ve şiddete bağlı kasten yaralama için gerçek içtima hükümleri kural olarak uygulanmaz. Ancak aynı maddenin devamında netice sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama halinde bu suçlara ilişkin hükümlerin ayrıca uygulanacağı düzenlenmiştir.

Madde 102/4-5

(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

 

6. Ceza Dairesi 2007/2953 E., 2010/1114 K.

KONUT DOKUNULMAZLIĞINI BOZMA
YAĞMA
CİNSEL SALDIRI


Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

14.05.2005 tarihinde gündüz saat 12.30 sularında mağdurların anne ve babaları bulunmadığı sırada dış kapıdan avluya giren sanıklardan Cemalettin'in yakınan Gönül'ü kucaklayıp göğüslerini sıktığı ve dudağından birkaç kez öptüğü, bu sırada diğer sanık Mehmet'in de evin içerisinde televizyon seyretmekte olan diğer yakınan Aysel'in üzerine abanıp yere yatırdığı ve seni seviyorum biçiminde sözler söyleyerek dudaklarından öpmeye başladığı, adı geçen mağdurun sanık Mehmet'le boğuşup üzerinden atmaya çalışıp yardım istemesi üzerine Aysel'e tokat atan sanığın odadan dışarı çıktığı, bağırtılar üzerine sanık Cemalettin'in de mağdur Gönül'ü bıraktığı ve boynundaki kurdeleye bağlı yirmi tane küçük altını da alarak birlikte kaçtıkları, mağdurların sanıklara suç atmasını gerektirir dosya içerisinde neden bulunmadığının ve aynı tarihli yakınan Aysel'e ait hekim raporu içeriğinden adı geçen yakınanın sırt, göğüs ve kollarında yaralanmalar bulunduğunun saptanması karşısında; eylemlerin sanık Cemalettin yönünden yağma, konut dokunulmazlığını bozma ve cinsel saldırı; sanık Mehmet yönünden ise, konut dokunulmazlığını bozma ve cinsel saldırı suçlarını oluşturduğu gözetilmeden, kanıtların takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı biçimde beraatlerine karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak (BOZULMASINA), 11.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

14. Ceza Dairesi 2012/11328 E. , 2012/9412 K.


NITELIKLI CINSEL SALDIRI
İFSAD EDILMIŞ RIZA
İRADENIN FESADA UĞRATILMASI,



Nitelikli cinsel saldırı (19 kez), müstehcenlik ve 677 sayılı Kanun’a mu­halefet suçlarından sanık Uğur’un yapılan yargılaması sonunda; nitelikli cinsel saldırı suçlarından beraatine, diğer atılı suçlardan mahkumiyetine dair (Bursa Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi)’nden verilen 12.12.2011 gün ve 2011/318 Esas, 2011/559 Karar sayılı hükümlerin süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii ve o yer Cumhuriyet Savcıları tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan tebliğname ile Daireye gön­derilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık hakkında müstehcenlik ve 677 sayılı Kanun’a muhalefet suçla­rından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
677 sayılı Kanun’un 1/3. maddesi uyarınca sanık hakkında hapis ce­zasının yanında adli para cezasına da hükmedilmesi gerektiğinin gözetilme­mesi bu suçtan kurulan hükme yönelik aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Delillerle iddia ve savunma, duruşma gözönünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatları yapılmış bulunduğundan sanık müdafiin yerinde görülmeyen tem­yiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanık hakkında nitelikli cinsel saldırı suçlarından kurulan hükümlerin in­celenmesine gelince;
Tarikat lideri olduğunu iddia ederek dergah açan sanığın, mağdurları cinsel organını ağzına alarak ve erekte ettikten sonra çıkan meniyi yutarak badelenmeleri, daha da mertebelerinin yükselmelerini istiyorlarsa, sır odası denilen kapalı mekanda kapıyı kilitledikten sonra mağdurelerle vajinal, mağ­durlarla anal yoldan ilişkiye girmelerini ve kendisine bu şekilde tabi olmalarını, bunun Allah’a yaklaşmak amacıyla yapılmasının gerekli olduğunu anlatarak ve içeriğinin ne olduğu anlaşılamayan bir sudan mağdurların rızaları ile içme­meleri halinde zorla ağızlarından akıtarak içmelerini sağlayarak, mağdurların bir kısmının nişanlı ya da eşlerini badelenme tabir edilen eylem ve cinsel ilişki için dergaha getirecek kadar sanığa inanıp aldanmaları gözetildiğinde, sanığın dini duyguları istismar ederek mağdurların iradelerini fesada uğratıp, hile kullanmak suretiyle elde etmiş olması sebebiyle itibar edilemeyecek olan irade açıklamaları niteliğindeki ifsad edilmiş rızaları ile gerçekleştirdiği oral, vajinal ve anal yollardan cinsel ilişkiye girme eylemlerinin, mağdurlar Murat, Metin, Çetin, A.Rıza, Ümüt, Mustafa, İsmail, Ahmet, İlyas, Mesut ve A.Can ile mağ­dureler Aysun, Emine, Gamze ve Birgül’e yönelen birden fazla nitelikli cinsel saldırı eylemleri nedeniyle TCK’nın 102/2 ve 43. maddeleri, mağdurlar Yılmaz ve Ercan ile mağdureler Ayşe ve Nigar’a yönelik birer defa gerçekleşen ey­lemleri nedeniyle TCK’nın 102/2. maddesi uyarınca ayrı ayrı cezalandırılması gerekirken, mağdurların cinsel ilişkiye rızalarının geçerli olduğu biçimindeki yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararları verilmesi,

Kanuna aykırı, sanık müdafii ve o yer Cumhuriyet Savcılarının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi gereğince (BOZULMA­SINA), 03.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI

TCK Madde 103:

(1) (Yeniden düzenlenen birinci ve ikinci cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;

 a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,

 b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.

 (2) (Yeniden düzenleme: 24/11/2016-6763/13 md.) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.

(3) Suçun;

 a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,

 d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,

 e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

 (4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

Çocuğa karşı işlenen her türlü cinsel içerikli davranış cinsel istismar olarak tanımlanır. TCK’ nın 105. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçu, çocuğa karşı işlendiğinde cinsel istismar suçunu oluşturacaktır.

Yargıtay 14. Ceza Dairesi         2018/7238 E.  ,  2018/7813 K.
(Yargıtay: Çocuğun Basit Cinsel İstismarı – Kesin Delil – Çelişki – Bozma)

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Ceza Dairesi
SUÇ : Çocuğun basit cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkumiyet

Bölge Adliye mahkemesince bozma üzerine verilen hüküm sanık ve müdafii ile katılan Bakanlık vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Dairemizin 23.11.2017 gün, 2017/1094 Esas, 2017/ 5896 Karar sayılı bozma ilamıyla ”Suç tarihi itibariyle beş yaşında olan mağdurenin aşamalarda değişen ve diğer mağdur … ile çelişen anlatımları, duruşmada hazır bulunan psikoloğun, mağdurenin psikolojik problemlerinin olduğu, bazı sorunlar yaşadığı, yaşının küçük olması nedeniyle beyanlarına itibar edilemeyebileceği, yaşı itibariyle gerçekleşen bir olayı hayal dünyasında farklı bir şekilde yorumlayabileceği ve büyütebileceği şeklindeki beyanı, savunma ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde yer alan sübuta ilişkin deliller ile dosya içeriğinin çelişmesi karşısında, 5271 sayılı CMK’nın 230/1-b. maddesine uygun düşmeyen gerekçeyle kurulan mahkûmiyet hükmünün bozulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde anılan hükme yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi suretiyle aynı Kanunun 289/1-g. maddesine muhalefet edilmesi,” şeklindeki gerekçeyle hükmün bozulmasına karar verildiği ve mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde sanığın atılı suçtan bozma ilamında belirtilen gerekçeyle beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine hükmolunması,

Kanuna aykırı, sanık ve müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5271 sayılı CMK’nın 302. maddesi gereğince BOZULMASINA bozma nedenine göre atılı suçtan tutuklu bulunan sanığın TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu veya hükümlü olmadığı takdirde derhal salıverilmesi hususunun mahalline en seri biçimde bildirilmesi için ilgili yerlere müzekkere yazılmasına, 27.12.2018 tarihinde üyeler … ile …’in karşı oyları ve oy çokluğuyla karar verildi.

3.REŞİT OLMAYANLA CİNSEL İLİŞKİ

Madde 104- (1) Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) (İptal: Ana.Mah.nin 23/11/2005 tarihli ve E: 2005/103, K: 2005/89 sayılı kararı ile; Yeniden düzenleme: 18/6/2014-6545/60 md.) Suçun mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) (Ek: 18/6/2014-6545/60 md.) Suçun, evlat edineceği çocuğun evlat edinme öncesi bakımını üstlenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın ikinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.

Suçta cebir, tehdit ve hile unsurlarının bulunması ve algılama yeteneği gelişmemiş kişiye karşı işlenmesi halinde TCK’nın 103 üncü maddesinde yer alan çocukların cinsel istismarı suçu olarak değerlendirilmeli ve işlem yapılması gerekir.

Bu suçla ilgili şikâyet hakkı, yalnızca mağdura aittir.​ Çocuğun cinsel istismarı ve reşit olamayanla cinsel ilişki suçunun her iki tarafı da çocuksa bu durumda her ikisi de mağdur sıfatını taşıyacaktır.

T.C.
YARGITAY
14. CEZA DAİRESİ
E. 2015/7905


K. 2016/1237
T. 15.2.2016


• ÇOCUĞUN NİTELİKLİ CİNSEL İSTİSMARI SUÇU (Mağdurenin Çelişki İfadeleri Bulunduğu/Savunma ve Tanık Anlatımları ve Tüm Dosya Kapsamı Gözetildiğinde Sanığın Cinsel İlişki Eylemini Onun Rızası Dışında Gerçekleştirdiğine Dair Her Türlü Şüpheden Uzak Kesin ve İnandırıcı Delil Bulunmadığı)
• CİNSEL DOKUNULMAZLIĞA KARŞI SUÇLAR (6545 Sayılı Kanun ile Getirilen Yasal Değişikliklerin Yerel Mahkemece Gözetildiği - Delillerin Takdirinde Hata)
• REŞİT OLMAYANLA CİNSEL İLİŞKİ SUÇU (Suçun Niteliğinde Hata Yapıldığı - Mağdurenin Çelişki İfadeleri Bulunduğu/Savunma ve Tanık Anlatımları ve Tüm Dosya Kapsamı Gözetildiğinde Sanığın Cinsel İlişki Eylemini Onun Rızası Dışında Gerçekleştirdiğine Dair Her Türlü Şüpheden Uzak Kesin ve İnandırıcı Delil Bulunmadığı)
5237/m. 104/1
ÖZET : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan sanık hakkıdaki yargılamada 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 S.K. gözetilmiştir.Mağdurenin aşamalardaki çelişkili beyanları, savunma, tanık anlatımları ile tüm dosya kapsamına göre; sanığın, onbeş-onsekiz yaş grubunda bulunan mağdureye yönelik cinsel ilişki eylemini onun rızası dışında gerçekleştirdiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı ve mevcut haliyle eylemin 5237 sayılı TCK'nın 104/1. M. düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu gözetilerek bu suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi yerine delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan hüküm kurulması kanuna aykırıdır.

 

CİNSEL TACİZ

Madde 105- (1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikayeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) (Değişik: 18/6/2014-6545/61 md.) Suçun;

 a) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

 b) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,

c) Aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

d) Posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

e) Teşhir suretiyle, işlenmesi hâlinde yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise verilecek ceza bir yıldan az olamaz.

Cinsel taciz; sözlü, yazılı eylemlerle veya vücut hareketleriyle, mağdurun vücuduna temas içermeyecek şekilde, cinsel arzuları tatmine yönelik davranışlardır.

Bu davranışlar; ıslık çalmak, cinsel organını göstermek, her türlü iletişim aracıyla cinsel içerikli yazılar göndermek, el kol işaretleri ile cinsel ilişkide bulunmayı önermek, soyunmak gibi hareketlerle veya söz ve davranışlar şeklinde olabilir. Suçun faili veya mağduru farklı cinsiyetten kişi olabileceği gibi, aynı cinsiyetten de olabilir

Cinsel taciz suçunun soruşturulması ve kovuşturulması mağdurun şikâyetine bağlıdır.​

T.C.
Yargıtay
14. Ceza Dairesi

Esas No:2015/238
Karar No:2015/12288
K. Tarihi:30.12.2015

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Cinsel taciz
HÜKÜM : Mahkûmiyet

İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle, 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeler de gözetilip dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Hükümden sonra Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü,29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi yönünden kısmi iptal kararı verildiğinden, anılan husus nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu hususun yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetki uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümde yer alan TCK'nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün çıkartılarak yerine “Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı da nazara alınmak kaydıyla sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarının uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 30.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.afyonavukat, afyon avukat,afyon hukuk bürosu,

TÜM İDDİALAR AÇISINDAN MUTLAK SURETTE EYLEMLERİN KENDİ İÇERİSİNDE DEĞERLENDİRİLMESİNİN YAPILMASI GEREKMEKTE OLUP MUTLAK SURETTE HUKUKİ YARDIM ALINMALIDIR. afyonavukat, afyon avukat,afyon hukuk bürosu,

Avukat Cem TUNÇ